Çok uzatmadan uzatacağım..500'den fazla kelime yazmam gerekiyormus yayımlanması icin..
Mantığı kavranmadan hiçbir alanda önce otomatikleşme ardından da uzmanlaşma gelmez.
Alman dili özelinde.. Bu dili öğrenme ihtiacı hasıl olan ve ana dili Alman dilinin mensup olduğu dil ailesinden gelmeyen herhangi bir birey... Kendi dilinin işleyiş mantığından sıyrılmadan buradaki hedef dil olan Almanca'nın mantığını kavramadan bu dilde etkili bir öğrenme sürecinin içerisinde kendini bulamaz ve istendik yönde bu dili kullanma yetisine erişemez.
Bu noktada dünya üzerinde halihazırda basılmış, yayımlanmış "en iyi" "en güzel" "en en en en.... " tüm dijital ve fiziki materyaller boşa çıkar.
Kaldı ki ana dili Ural-Altay dil ailesine mensup Türkçe olan birine yine kendi anadili Hint-Avrupa dil ailesinin bir alt kolu Cermen dil ailesinden gelen dünyanın en iyi "öğretmeni" tarafından hazırlanmış hangi materyali sunarsanız sunun... ya da kendisine o öğretmen bizzat ders versin..
..o, hiç yaşlanmayacak...hep o dille ilk karşılaştığı anda, o yaşta....
"..ich bin .... Jahre alt."
olarak kalacaktır. :)
Özel okulculuğun kendisinin olduğu gibi nerede olursa olsun dil eğitimin bu materyal yani kırtasiyecilik tarafı da ayrı bir sektördür. Pazarlama taktiğidir, süslemedir, güzellemedir. Bu mantıksızlığa harcanan emek, zaman beyhudedir.
İhtiyaç hasıl olur.. kursa araştırmaya başlarsın, gider görüşürsün.. Bir kur minimum 40 saat olurmuş.. Kısım kısım da bölmüşlerdir A1, A2.... onları da bölmüşlerdir A1.1 - A1.2 .. :)
Hadi or'dan!
Peki, Hoca'm.. sen ne yapıyorsun?!
ilk önce en başta bahsettiğim mantıksal güncelleme ve yüklemeyi yaparak seni bir silkiyorum.
Akabinde...hiçbir materyal kullanmıyorum.
Bireyin hedefine ve hazırbulunuşluluğuna yönelik -ki bu hazırbulunuşluluğu ölçüp anlamak saniyeler alan bir işlem basamağı- işlenecek dersin akışı öğrencilik sıralarımdan öğretmenlik kürsüme kadar geçen yıllarım içerisinde edindiğim tecrübe ile tamamen benim zihnimdeki saman kağıtlarına ya da tepegözden yansıtılmak için asetat üzerine yazılmış not kağıtlarıyla gözümün önünde.. öğretmenlerimin sesleriyle kulaklarımda..
Kendi süzgecimden geçirerek eyleme dökülecek şekilde hazır senin karşında..
İhtiyacın olan tek şey öz disiplinini işe koşarak almak... Ana akımın çizdiği çerçevede dünyanin en iyi dersini o derste islesem -ki öyle bir iddiam yok- ders sonrası sen öğrenme sürecinin sorumluluğunu ders dışı tekrar ve pekiştirme çalışmalarınla almıyorsan.. benimle geçirdiğin zaman da beyhude...
Dediklerimi yaparsan zamanın ruhunu yakalamanı ve istemesen de yaşlanmanı seve seve sağlayabilirim. (:
Öğretmenlik yaparak yaşayarak hem icra etmeyi hem de öğretmeyi öğrendiğin özel bir meslek.
Neler gördü bu gözler...
Almanca sular,seller.. o dilin yaşadığı ülkede doğulmuş, istemsiz öğrenilmiş.. Bursa Bülbülü gibi cibili cibili şak şak... Öğretemedikten, aktaramadıktan sonra git çağrı merkezinde elektrik sayacı sat, der yazımı sonlandırırım.
Dersen ki Hoca'm! Sen kendinle çeliştin bu son yazdığınla yazının girişinde bahsettiğin mantıkla...
Sen zaten benden ders alma :)
Sevgiler&Saygılar.