Yaren Teker

Ben Yaren Teker. Istanbul Teknik Üniversitesi Peyzaj Mimarligi Bölümü’nden 3.24 ortalama ile mezun oldum. Egitimim boyunca çevreye duyarli, estetik ve islevsel mekânlar tasarlamayi, insan ile doga arasindaki bagi güçlendiren sistemleri anlamayi hedefledim. Bu süreçte farkli ölçeklerdeki projelerde görev alarak hem tasarim hem uygulama süreçlerine hâkimiyet kazandim. Son olarak Istanbul Sariyer Kentsel ve Ekolojik Sistemler Müdürlügü’nde yaptigim santiye staji sayesinde peyzaj projelerinin sahadaki uygulanma sürecini yakindan gözlemleme ve teknik detaylari ögrenme firsati buldum. Bunun yani sira BRNC Peyzaj Proje Tasarim ve Uygulama Sirketi’nde ofis staji yaparak konsept gelistirme, planlama, bitkilendirme ve görsellestirme asamalarinda aktif rol aldim.

Peyzaj mimarligi benim için yalnizca bir meslek degil, dogayla bütünlesik bir düsünme biçimi. Ekoloji, bitki islahi ve sürdürülebilir tasarim konularina yogunlasiyorum. Iklim krizi, kentlesme ve çevresel adalet gibi güncel meseleleri mekânsal tasarim üzerinden ele almak, projelerimde daima ekolojik bir bilinç gelistirmeyi öncelikli kiliyor. Bu dogrultuda, Global Enstitü’nün “Çevre Koruma” ve “Ekoloji ve Çevre Bilimi” egitimlerine katildim; ayrica sürdürülebilirlik, sosyal etki ve çevre politikalari üzerine çesitli seminerlerde yer aldim. Amaçladigim sey, dogayi yalnizca bir arka plan olarak degil, insan yasaminin kurucu bir parçasi olarak gören yeni mekânsal yaklasimlar üretmek.

Tasarim disinda, yazarlik benim için bir baska ifade biçimi. Beyaz Oda adli ilk romanimda teknolojinin gölgesinde kendi benligini kaybeden bir insanin zihinsel çözülüsünü anlattim. Bilim kurgu ile psikolojik kurgunun kesisiminde yer alan bu roman, zaman, kimlik ve bellek gibi temalar üzerinden insanin içsel çöküsünü sorguluyor. Yazarken genellikle insanin bilinç katmanlarini, kaygilarini ve dönüsümünü mekânsal sembollerle iliskilendiriyorum. Betimlemelerim görsel, duygusal ve felsefi yogunluk tasir; çünkü insan ruhunun karmasikligina yaklasmanin en dürüst yolu, onun çevresiyle olan iliskisini anlamaktan geçiyor.

Disiplinlerarasi düsünmeyi seviyorum. Peyzaj mimarligi ve edebiyat, benim için birbirini tamamlayan iki alan. Birinde insanin dis dünyasini tasarlarken, digerinde iç dünyasini kurguluyorum. Bu ikili bakis bana her proje ve metinde farkli bir derinlik kazandiriyor. Gelecekte, çevresel ve toplumsal etki yaratan, sanati ve bilimi birlestiren projelerde yer almayi hedefliyorum. Çünkü inaniyorum ki, iyi tasarlanmis bir mekân da, iyi yazilmis bir hikâye gibi, insana hem nefes aldirir hem de düsündürür.