Ben Arapça ögretmeniyim ve bu meslegi seçmemin en büyük sebebi, dillerin insanlar arasindaki köprüleri güçlendirdigine ve kültürleri birbirine yakinlastirdigina inaniyor olmamdir. Arapçanin zengin tarihi, edebi mirasi ve derin anlam dünyasini ögrencilere aktarmak, benim için sadece bir is degil, ayni zamanda büyük bir tutku ve sorumluluktur.
Ögrencilerin dil ögrenme sürecinde yasadiklari heyecani ve her yeni kelimeyle duyduklari mutlulugu görmek, bana her ders sonunda tarifsiz bir memnuniyet verir. Ayrica farkli ülkelerden gelen yabanci ögrencilerle çalismak, bana hem farkli kültürleri tanima firsati sunuyor hem de dil ögretmenin ötesinde dostluklar kurmami sagliyor.
Derslerimde sadece gramer ve kelime ögretmekle kalmiyor, ayni zamanda Arap kültürünü, edebiyatini ve günlük hayat pratiklerini de ögrencilerime tanitiyorum. Böylece dili sadece kitaplardan degil, hayatin içinden ögrenmelerini sagliyorum. Ögretmenlik benim için bir meslek degil; insanlarin hayatina dokunma, onlara yeni bir dil ve bakis açisi kazandirma yolculugudur